Gününün büyük bir kısmını geçirdiği işinden çıkıp eve vardığında saat gece yarısına yaklaşıyordu. Bu şekilde çalışmaktan yorulmuştu. 20’li yaşların başında olsa bu tempoyu kaldırabilirdi ama şu an 30’lu yaşların ortalarına gelmişti ve artık yaşlanmaya başladığını hissediyordu. İlk çalışma hayatına başladığında tecrübe kazanabilmek için zor şartlarda uzun süreler çalışmayı garipsemiyordu. Bu, işin detaylarını öğrenip, işinde yükselmesi için gerekli bir şeydi. Tabi bu ekstra çalışmasının karşılığını para olarak alamıyordu. Düzen böyleydi. Yeni mezun olduktan sonra iş bulup çalışabiliyorsan kendini şanslı sayıyordun. Hem sana para veriyorlardı hem de üzerine tecrübe kazanmanı sağlıyorlardı. Bir de sana ekstra mesai ücreti mi vereceklerdi yani? Modern kölelik düzeni bir nevi. Çoğu insanın da hakkını arayamadığı ve bütün bu garip düzeni normalleştirildiği zamanda ve ülkede yaşıyordu. Bu düzene sesini çıkarırsan işini kaybetme ihtimalin vardı. Hadi 20’li yaşlarını bu düzene ses çıkarmadan ve tecrübe kazanmak uğruna bu şekilde geçirdin. Ama 30’lu, 40’lı yaşlarda da mı bu böyle devam edecekti? Çok çalışarak ve gençliğinden, zamanından, sosyal hayatından, sağlığından ödün vererek pek bir şeyin değişmeyeceğini fark ettin sonra.
Küçükken ilerisi için hayaller kuramadın. Büyüyünce ne olacaktın, hangi yoldan gidecektin bunu yeterince düşünemedin. Etrafında senin ufkunu açacak, sana yeni vizyonlar kazandıracak büyüklerin olmadı. Ailen yeterli eğitim görmemişti ve sana ilerisi için herhangi bir yol gösteremezdi. Arkadaşların, öğretmenlerin de aynı şekilde. Üniversitede hangi bölümü okuyacağını, ailenin ve yakınlarının kulaktan dolma bilgileri ile seni yönlendirmeleri sayesinde seçtin. Ömrünün tamamını etkileyecek bu seçimin ne kadar önemli olduğunun farkında değildin o anda. Hayatın boyunca o mesleği yapacaktın büyük ihtimal. Severek bu mesleği yapabilecek miydin? Mutlu olabilecek miydin bunları hiç düşünmedin. Ailenin kısıtlı imkanları ile sana sağladığı şartlar altında tercih yaptın.
Okulu bitirdikten sonra alacağın maaşı bile pazarlık yapamadan ve belki de bilmeden çalışma hayatına başladın. Amaç artık bir an önce çalışıp kendi paranı kazanmak ve ailene daha fazla yük olmamaktı. Onlar seni bu yaşa kadar imkanları dahilinde okutmuşlardı. Evine gidip gelebildiğin, görece rahat bir işti bu. Bu işte biraz vakit geçirdikten sonra bunun kariyerin için iyi olmayacağını anlayıp başka bir işe geçtin. Ama bunun için de evinden ve ailenden uzaklaşman ve uzun mesailer harcaman gerekecekti. Yalnız kaldın çoğu zaman. O günkü işini bitirip küçücük odana döndüğünde bütün ömrüm bu şekilde mi geçecek diye düşündün, karamsarlığa kapıldın. İnsanlardan uzak, ailenden uzak, sosyal hayat yok, kendine ayırabileceğin yeteri kadar zamanın yok. Boş zamanın sadece uyumaya yetecek kadar.
Bilerek böyle düzenlenmiş gibi hayat. Çünkü boş zaman verirlerse sana daha çok düşüneceksin, kendini daha çok geliştireceksin belki, daha çok sorgulayacaksın. Bu da seni daha tehlikeli bir birey haline getirecek bu düzenin içinde. Düzene kafa tutacaksın belki, bu da onların işine gelmeyecek. O nedenle de sana mümkün olan en az boş zamanı bırakıp düşünmeni ve sorgulamanı engellemek amaç. Okurken düşünmezdin böyle bir düzen olacağını. Toplum tarafından normal karşılanan her şey senin elini kolunu daha çok bağlamak üzerine kurulu sanki. Ev almak, kredi çekmek.. Ömrünün yarısını ipotek altına almak ki bu şekilde düzene karşı çıkamayasın, elin kolun bağlansın. Seni bu çarkın içinde olmaya zorlayan durumlar. Aile kur, borca gir, çocuk yap.. Bu kadar sorumluluk varken üzerinde içinde bulunduğun düzeni değiştirmen de çok zor.
Ama burada da başka bir sorun ortaya çıkıyor. Tüm bu çelişkilere rağmen hep yeni bir şeyler öğrenmeye ve içinde bulunduğun düzenden çıkmak için çabalamaya değer mi? Ömrün boyunca bulunduğun işte çalışsan büyük ihtimal zengin olamayacaksın çünkü sana biçilen rol belli. Bu rolü değiştirmek için de içinde bulunduğun durumu terkedip tekrardan başa dönmeye değer mi? Bunu yaparsan da başarılı olacağının garantisi yok. Ve buna harcadığın zamana karşı toplumun sana dayattığı yaşam düzenine geçmeden yalnız başına yaşayacaksın ya da ailene ve sevdiklerine yeteri kadar zaman ayıramayacaksın.
Denge önemli hayatta. Hep bir şeyleri başarmak için çabalarken, diğer şeyleri boşlamak. İnsanları, aileni, arkadaşlarını, eşini, sevgilini, sağlığını.. Peki bu dengeyi nasıl kuracaksın? Hayatında her yaptığın seçimde başka bir şeyden vazgeçmek zorundasın. Bu vazgeçtiklerin ileride pişmanlığa dönüşecek mi?
Yorum bırakın