Frederic Chopin ve piyanoyla geçen 39 yıllık kısa ömrüne sığdırdığı ve ölümsüzleştirdiği 230’dan fazla eser.. Böyle insanlara hep imrenerek bakmışımdır. Bir insan meşgul olduğu bir şeyde nasıl bu kadar uzmanlaşır? Farklı kişilere baktığımda genelde bu insanların çok küçük yaşlarından itibaren uzmanlıkları üzerinde çalışmaya başladıkları görülüyor. Aile burada çocuğun geleceğini şekillendirmede önemli bir rol oynuyor.
Chopin 1810 yılında Polonya’da doğuyor. Frederic Chopin’in babası flüt ve keman, annesi ise piyano çalıyor. Annesi ayrıca küçük çocuklara piyano dersi veriyor. Bu sayede Chopin küçük yaşlarda piyano ile tanışıyor. İlk önceleri Chopin piyano sesinden ürküp ağlamaya başlasa da zamanla buna alışmış ve piyanonun yanından ayrılmaz olmuş. Annesinin verdiği eğitimle piyanoya başlıyor ve zamanla da kendini geliştiriyor. Annesinin eğitiminden sonra ilk profesyonel eğitimini piyanist Wojciech Żywny’den alıyor. Chopin 7 yaşına geldiğinde halkın önünde konserler vermeye başlıyor ve ilk bestesini de bu yaşta yapıyor.
Zynwy’den aldığı derslerden sonra boynuz kulağı geçiyor ve gelişiminin devamı için başka bir hoca ile devam etmesi gerekiyor. Jozef Elsner, Varşova konservatuvarında görev yapıyor ve Chopin’e müzik teorisi ve kompozisyon dersleri veriyor. Chopin konservatuvar eğitimini tamamladıktan sonra ilk konserini Viyana’da veriyor ve çok olumlu tepkiler alıyor. Ardından bir konser daha düzenleniyor ve sonrasında Varşova’ya geri dönüyor. Burada da halkın önünde bir konser veriyor. Halk arasında bu yeteneğin Varşova’da bu zamana kadar gerçek bir konser vermemiş olmasından üzüntüyle bahsediliyor.
Chopin 20 yaşında Polonya’dan -bir daha geri dönemeyeceğinden habersiz şekilde- ayrılıyor. Ömrünün büyük bölümünü Paris’te geçiriyor. Burada kentte olan müzikal etkinlikleri yoğun şekilde takip ediyor. Paris’te ilk verdiği konserden sonra elde ettiği başarı sayesinde daha çok kişiye özel ders vermeye başlıyor ve maddi durumu da bu sayede düzeliyor. Ayrıca varlıklı ve tanınmış ailelerin kendi evlerinde düzenlediği toplantılara da katılmaya başlıyor. Bu etkinliklere katılması karşılığında ayrıca ücret de alıyor. Buna ilave olarak Paris’te bazı önemli yayımcılar Chopin’in bestelerini basmayı ve telif ödemeyi teklif ediyorlar.
Chopin’in aşk hayatı çok iyi geçmemiş. Utangaç kişiliği nedeniyle de ilk aşkı platonik seviyesinde kalmış. Sonradan evlenmeyi düşündüğü başka bir kızla bir süre mektuplaşmış ve hastalığı nedeniyle de bu ilişki evliliğe gitmemiştir. Sonrasında ise yazar George Sand ile uzun süreli bir ilişki kurmuştur. Sand ile ilk tanıştıklarında Chopin onu antipatik bulmuş, erkek kıyafetleri giyen ve fazla sigara içen bu kadın hakkındaki ilk izlenimleri iyi olmamıştır. Tam aksine Chopin’in çekingen ve naif tavırları Sand’ın ilgisini çekmiş ve onu yakından tanımak istemiştir. Bu ilgisini de Chopin ile buluşmalarında belli etmiştir. Chopin’in o zamana kadar ciddi bir ilişkisi olmamış ve Sand’in kendisine gösterdiği ilgi ve alaka da hoşuna gitmiş ve ikili arasındaki ilişki başlamıştır. Sand ayrıca Chopin’in hastalığının nüksettiği zamanlar ona bir nevi bakıcılık yaparak, onun sağlığının düzelmesi için çaba harcamıştır.
George Sand ile ilişkilerinin ilerleyen zamanlarında, Chopin’in sağlığına iyi geleceğini de düşünerek Mallorca’ya gidiyorlar. Chopin burada en sevilen eserlerini üretiyor. Mallorca’nın havası yazın sağlığına iyi gelse de, kışın nemli ve yağışlı havası Chopin’in sağlığının kötüye gitmesine neden oluyor. Mallorca’da hastalandığı zaman onun tüberküloz olduğu söylentisi yayılınca oturdukları evden çıkartılıyorlar. Paris’teki konforlu hayatı ile karşılaştırıldığında Mallorca’da istedikleri şekilde ev bulmakta da zorlanmışlar. Bu nedenle ve sağlığının da kötüye gitmesiyle bu şehri terk ederek Paris’e geri dönüyorlar. Yazları Sand’ın Nohant’ta bulunan evinde geçiriyorlar. Burası şehir dışında olması nedeniyle onun sağlığına daha iyi gelmiştir. Burada üretkenlik adına da verimli zaman geçirmiştir. Bu süreç boyunca Paris’e gidip gelmiş.
Chopin bir melek. Onun duyarlılığı, iyiliği ve sabrı bazen beni rahatsız ediyor. Bu dünyadaki uzun ve zahmetli varoluşumuzu kaldırabilmek için fazla saf, fazla değerli ve fazla kusursuz olduğunu düşünüyorum. Mallorca’da çok hasta olduğunda bestelediği yapıtlarda sanki cennetin kokusu vardı. Onu cennette görmeye öylesine alıştım ki , artık onun için yaşamın ve ölümün fazla bir fark taşımadığını düşünüyorum. Nasıl bir dünyada yaşadığımızın farkında değil. Yaşamdan anladığı bizim anlayışımızdan çok farklı. – George Sand
İlerleyen zamanla birlikte Sand ile uzaklaşmaya başlamışlar ve Chopin Paris’e yalnız olarak dönmüş. Chopin’le uzaktalarken Sand, kızının evleneceği haberini Chopin ile paylaşmamış. Bu da artık aralarının iyice soğuduğunun bir göstergesi. Kızı evlendikten sonra kocası ile beraber Sand’ın evinde yaşamaya başlamışlar ve zamanla aralarında çıkan şiddetli bir tartışma sonucu kızı evden ayrılmış ve bu tartışmadan haberi olmayan Chopin’den yardım istemiş. Chopin de tartışmadan habersiz ona ve kocasına yardım etmiş ve bunu duyan Sand tarafından da ağır şekilde suçlanmıştır. O zamana kadar Sand içinde tuttuğu bütün duyguları dökmüş ve bir nevi Chopin’i sert bir şekilde eleştirmeye başlamıştır.
Paris’te başlayan devrim hareketleri ile buradaki işleri azalmış ve İngiltere’ye gitmiştir. Buradan da İskoçya’ya geçmiştir. Burada sağlığı daha kötüye gitmiş ve Paris’e geri dönmüştür. Sağlığının düzelmesi için doktorların tavsiyesine uyarak Paris dışına yerleşmiştir. Burada öksürük nöbetleri geri gelmiş ve kan tükürmeye başlamış, artık belki de ömrünün fazla kalmadığını düşünerek ablasına mektup yazarak onları yanına davet etmiştir. Ölmeden önce yakın arkadaşları ve ablası yanındaymış. Yakın arkadaşları sevdiği eserleri seslendirmişler. Chopin tamamlanmamış eserlerinin hepsinin ortadan kaldırılmasını istemiş fakat kardeşi Ludwika bu eserleri yok etmeyerek müzik dünyasına kazandırılmasını sağlamıştır. Ölmeden önce son isteği kalbinin Polonya’ya götürülmesi olmuştur. Ölümden sonra Sand’ın kızının kocası Chopin’in yüzünün kalıbını çıkarmış, kalbi alınarak bir kupa içine yerleştirilmiş ve ablası tarafından Polonya’ya götürülmüştür.
Bu dünyadaki hayat, acılar ve hastalıkların daha da kalınlaştırdığı bir örtüye benziyor. Bazı güçlü ruhların kaldırabildiği bir örtü, çoğumuz için yalnızca ölümle yırtılıyor. -George Sand

Chopin hayatı boyunca toplamda 30 civarı konser vermiş. Kalabalıklara konser vermek onu korkuturmuş ve konser kesinleştikten sonra konserin gerçekleşeceği tarihe kadar anksiyete duyarmış. Bu nedenle de çok fazla halk önünde konser vermemiş. Genelde küçük etkinliklerde ya da soyluların evine yaptığı ziyaretlerde ve tanıdığı kişilerin yanında çalarmış. Geçimini çoğunlukla verdiği piyano derslerinden, eserlerinin satışlarından ve katıldığı davetlerde elde ettiği gelirlerden karşılamış.
Chopin hayatının büyük bir kısmında muhtemelen verem hastalığı ile savaşmış. O zamanlar bu hastalığın tedavisi yokmuş. Sağlık durumu ara ara kötüleşip sonrasında geri düzeliyormuş. Sağlığına dikkat etmesi için hep daha güneşli ve sıcak bir iklimde yaşamasını tavsiye etmiş doktorlar. Kız kardeşini de 14 yaşında verem hastalığından kaybediyor.
Piyanoya özgün ve duyarlı yaklaşımı ile bu çalgının tüm kaynaklarını ortaya çıkarmıştır. Yeni pasajlar ve teknik figürler bulma konusunda tükenmez bir enerjisi vardı. Kendisinden öncekilerden farklı olarak piyanoyu duyguları tek başına ifade edebilen bir araç olarak düşünmüş ve ondan ayrı düşünülemeyecek eserler üretmiştir. Kendine özgü tekniği , pedal kullanımı piyano tarihinde yeni bir dönüm noktası olmuş ve aşılamaz olarak kabul edilmiştir. Yakınları ve hocaları onu opera bestelemesi konusunda teşvik etseler de Chopin piyano üzerinde eserlerini üretmeyi seçmiştir.
Yorum bırakın